Türkiye’nin zengin tarım ve hayvancılık kültürü, birçok mesleği ve geleneği beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, ata mesleği olarak bilinen arıcılık, hem ekonomik hem de ekolojik açıdan büyük bir öneme sahip. Son yıllarda genç girişimcilerin sektöre girmesiyle birlikte arıcılık, modern tekniklerin uygulanmasıyla tekrar canlanmaya başladı. Bu kapsamda, yurt dışında sipariş alarak dikkat çeken bir genç girişimci, 800 kovanla bal üretiyor ve ata mesleğini başarıyla sürdürmeye devam ediyor.
İstanbul’un dışında, doğal bir ortamda kurduğu arılığında genç yaşına rağmen büyük bir başarıya imza atan Cengiz Yıldırım, 3 yıl önce ailesinin atalarından miras kalan arıcılığı devraldı. Arıcılık, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir tutku olarak onun hayatının merkezine yerleşti. İlk başlarda ailesinin eski yöntemlerini kullanarak işine başlayan Yıldırım, zamanla modern arıcılık tekniklerine geçiş yaparak verimliliğini artırmayı başardı.
Yıldırım, bir yandan 800 kovanında yüksek kaliteli bal üretimi gerçekleştirirken, diğer yandan yurt dışından gelen siparişlerle önemli bir müşteri portföyü oluşturdu. Türkiye’nin dört bir yanından ve Avrupa’nın bazı ülkelerinden talep almaya başlaması, onun bu işteki kararlılığının ve azminin bir göstergesi oldu. Yıldırım, "Üretim süreçlerimizi geliştirerek organik ve katkı maddesi içermeyen bal üretiyoruz. Bu nedenle yurt dışındaki müşterilerimiz bizimle çalışmayı tercih ediyor" diyerek, kalitenin önemine dikkat çekiyor.
Yıldırım, bal üretiminin yanı sıra arıcılıkta sürdürülebilirliği de göz önünde bulunduruyor. Doğaya zarar vermeden, arıların sağlığını koruyarak üretim yapmaya yönelik çalışmalara olan ilgisi, uluslararası arenada dikkat çekmesine neden oldu. Yurt dışından gelen siparişlerin büyük bir kısmı, balın doğallığına ve kalitesine duyulan güvenden kaynaklanıyor.
Özellikle Almanya ve Fransa gibi bal tüketimi yüksek olan ülkelerden gelen talepler, Yıldırım’ın işine olan bağlılığını artırdı. Bu ülkelerdeki müşteriler, Türk balının doğal ve katkı maddesi içermeyen özelliklerinden etkilenerek siparişlerini düzenli hale getiriyor. Yıldırım, yurt dışı işbirliklerini geliştirmek adına çeşitli fuar ve organizasyonlarda yer alarak doğru pazar araştırmaları yapıyor. Böylece hem markasını tanıtmış oluyor hem de işini global boyutta büyütmeyi hedefliyor.
Ayrıca, genç girişimci sosyal medyayı da etkin bir şekilde kullanarak potansiyel müşterilere ulaşmanın yollarını keşfetti. İnternet üzerinden yapılan tanıtımlar, yurt dışındaki müşterilere ulaşmada büyük bir avantaj sağlıyor. "Günümüzde sosyal medyanın gücünü inkar edemeyiz. Gerek Instagram gerekse Facebook üzerinden yaptığımız paylaşımlar, balımızı tanıtmaya ve müşteri portföyümüzü genişletmeye yardımcı oluyor," diyor Yıldırım.
Yıldırım’ın başarı hikayesi, sadece kendi ailesinin geleneksel işini sürdürmekle kalmayıp, aynı zamanda genç nesle de ilham veriyor. Arıcılığı gençlerin tercih etmesi için bir dizi eğitim programı düzenlemeyi hedefleyen Yıldırım, bu mesleğin sadece ekonomik değil, çevresel anlamda da fayda sağladığını vurguluyor. "Arıların ekosistemimiz üzerindeki olumlu etkileri inkar edilemez. Bu nedenle, ben bu mesleği sadece bir iş olarak görmüyorum; aynı zamanda çevreye duyduğum bir sorumluluk olarak değerlendiriyorum" diye ekliyor.
Cengiz Yıldırım gibi gençler, ata mesleğini modern bir yaklaşımla sürdürerek hem geleneksel değerleri yaşatıyor hem de ekonomik olarak ülke ekonomisine katkıda bulunuyor. Yıldırım’ın hikayesi, arıcılığın sadece bir iş değil, aynı zamanda bir tutku ve yaşam tarzı olabileceğini gösteriyor. Yıldırım, hayalini kurduğu hedeflere ulaşarak, hem kendi işini büyütmeyi hem de sektördeki diğer gençlere örnek olmayı sürdürüyor.
Sektördeki bu olumlu gelişmeler, Türkiye'nin bal üretiminde ve ihracatında yeni bir ivme kazanmasına yardımcı oluyor. Yıldırım gibi girişimcilerin varlığı, gençlerin tarım ve hayvancılıkla ilgilenmesi için bir motivasyon kaynağı oluşturuyor. Gelecekte, bu tür başarılı hikayelerin artmasıyla birlikte Türkiye'nin bal ihracatında önemli bir oyuncu olması kaçınılmaz görünüyor.