Ülkemizde bayram dönemi, sevdiklerimizle bir araya gelmenin ve kutlamaların yanı sıra, trafik kazalarının da arttığı bir zaman dilimi haline geliyor. Bu bayram tatilinde yaşanan kazalar, 72 can kaybı ile sonuçlandı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 9 günlük bayram tatili süresince meydana gelen trafik kazalarının sayısı ve bunların sonuçları, hem aileleri derinden etkiledi hem de toplumda güvenlik konusunda tartışmalara yol açtı.
Bayram tatilinde artan trafik yoğunluğu, sürücülerin dikkatsizliği ve aşırı hız gibi etkenler kazaların başlıca sebepleri arasında yer aldı. Özellikle, tatil için yola çıkan ailelerin ve turistlerin kullanımıyla birlikte yolların kalabalıklaşması, kazaların önlenmesini zorlaştırdı. Geçmiş yıllarda yaşanan tecrübelerden hareketle, emniyet birimleri bayram öncesinde çeşitli tedbirler aldı. Yol kontrollerinin arttırılması, hız limitlerinin hatırlatılması ve sürücülere trafik kurallarına uymaları konusunda bilinçlendirme kampanyaları düzenlendi. Ancak tüm bu çabalara rağmen alınan önlemler, tragik sonuçları engellemeye yeterli olmadı.
Buna ek olarak, yolda seyir halindeki sürücüler arasında yaşanan dikkatsizlik ve sosyal medyada paylaşımlarla teşvik edilen kötü alışkanlıklar, kaza oranlarını artıran diğer önemli unsurlar arasında yer aldı. Alkollü araç kullanımı, cep telefonuyla konuşma ve trafik işaretlerine dikkat etmemek gibi etkenler, sürücülerin karar verme yeteneklerini olumsuz yönde etkileyerek, kazalara davetiye çıkardı. Her bayram dönemi olduğu gibi, bu yıl da haber bültenlerinde yer alan canice kazalar, yine ‘bir daha yaşanmaması temennisi’ ile karşılandı. Ancak toplumsal alg için daha etkili bir çözüm yolu bulunması gerekiyor.
Trafik kazasında hayatını kaybeden 72 kişi, yalnızca istatistiklerde kalan sayılar değil; her biri bir ailenin, bir dost grubunun ve bir toplumun kaybı. Kazalarda kaybedilen hayatlar, acı dolu hikayelerle dolu. Geçen bayramda yaşanan bu kayıplar, toplumun hafızasında derin izler bıraktı. Kimi aileler bayram sevinci yaşayacakları günlerde sevdiklerini kaybetmenin derin acısını yaşadı. Kaza sonrası yaşanan kayıplar, geride kalan yakınları için yalnızca psikolojik değil, maddi kayıpları da beraberinde getiriyor.
Bu acı durum, trafik güvenliğine dair algının yeniden gözden geçirilmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Ailelerin, trafik kurallarına uyma konusundaki bilinç düzeylerinin artırılması, toplumsal bir sorumluluk olarak öne çıkıyor. Özelikle genç sürücüler arasında oluşturulacak farkındalık projeleri, gelecekte yaşanacak kazaların önüne geçmek için bir umut ışığı olabilir. Sadece anne ve babaların değil, eğitim kurumlarının ve toplumun diğer bireylerinin de bu konuda daha fazla sorumluluk alması gerekmektedir.
Sonuç olarak, bu bayramda kaybedilen 72 insanın, bizlere trafik güvenliğinin ihmal edilmemesi gereken bir konu olduğunu hatırlatması gerekiyor. Kullandığımız yollar, sadece bireysel bir yolculuk değil; herkesin güvenliğinin aynı anda savunulması gereken bir alan olmalıdır. Herkesin güvenliği için dikkatli sürüş, kurallara uyma ve kazaların önlenmesi adına ortak bir çaba içerisinde olunması şart. Bayramlar, sevinçle karşılandığı kadar, hayat kaybına neden olabilecek koşullarla geçmemelidir.
Bu trajedilerin önüne geçmek, ancak tüm insanlığın ortak çaba gösterdiği bir yaşam tarzı ile mümkün olacaktır. Bayram tatilleri, sevgi ve huzur içinde kutlanabilmesi için her bireyin sorumlu ve dikkatli olması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Soğukkanlı bir şekilde yola çıkmak, hız limitlerine uymak, alkollü araç kullanmamak ve cep telefonunu sürüş anında kullanmamak, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir zorunluluktur. Kazaların önlenmesi, yalnızca sürücülerin değil, yolculuğun da bilinçli bir biçimde geçmesini gerektirir. Unutmayalım ki, sevdiklerimizle bir arada olmak, sadece bayramda değil, her zaman önceliğimiz olmalıdır.