İstanbul, bir süre önce yaşadığı müsilaj sorununu tekrar gündeme getiren bir durumla karşı karşıya. Geçtiğimiz yaz aylarında deniz yüzeyini kaplayan bu yoğun organik madde, deniz ekosistemine büyük zarar vermişti. Şimdi ise müsilajın geri dönüşü, çevre ve sağlık uzmanlarını tekrar alarma geçirdi. Peki, müsilaj nedir? Neden bu kadar tehlikeli? Bu soruları yanıtlayarak konunun derinliklerine inelim.
Müsilaj, denizlerde yaşayan mikroorganizmaların birikimi sonucu oluşan, yoğun ve yapışkan bir madde türüdür. Genellikle sudaki aşırı besin maddeleri, özellikle nitrat ve fosfat gibi elementlerin artışı, bu durumu tetikler. İstanbul'un Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj olayları, kıyı bölgelerinde yaşanan kirlilik, sanayi atıkları ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan kimyasalların büyük etkisi ile birleşiyor. Bu faktörlerin yanı sıra iklim değişikliği, deniz sıcaklığının artması ve azot havuzlarının genişlemesi de müsilaj oluşumunu hızlandıran etkenler arasında yer alıyor.
Pek çok deniz canlısı için yaşam alanı olan Marmara Denizi, bu kadar büyük bir organik madde yığınından olumsuz etkileniyor. Müsilaj, oksijenin sudaki çözünürlük oranını azaltarak, balıklar, su yosunları ve diğer deniz canlılarının yaşam alanlarını tehdit ediyor. Bu tehlikeli durum, aslında insanların sağlığını da etkileyebilir. Müsilajın yayılması, deniz ürünlerinin değerini düşürerek ekonomik kayıplara da yol açabilir. Yalnızca deniz ekosistemi değil; bu ekosisteme bağımlı olan insanlar da büyük bir risk altındadır.
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Hakan Avcı, müsilaj sorunu hakkında yaptığı açıklamada, "Marmara Denizi'nde müsilaj durumu tekrar gözlemleniyor. Bu yeni nesil müsilaj oluşumları, 2021 yılında yaşananlarla aynı belirtileri gösteriyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, bu durum yalnızca ekosistemimizi değil, aynı zamanda halk sağlığını da tehdit edecektir" dedi.
Uzmanlar, müsilajın yayılmasını önlemek için bir dizi acil önlem öneriyor. Öncelikle, deniz kirliliğine sebep olan atıkların kontrol altına alınması ve düzenli olarak deniz temizliği yapılması gerektiğinin altı çiziliyor. Ayrıca, sanayi ve tarımda kullanılan kimyasalların denizlere direkt olarak deşarj edilmemesi için duyarlılık oluşturulmalı. Halkın bu konuda bilinçlendirilmesi de oldukça önemli. Bilinçli toplum, sorunların çözümünde ilk adım olabilir.
Özellikle denizlerde dikkatli olunması gerektiği ve müsilajın oluşturduğu etkilerin sağlığa zarar verebileceği konusunda farkındalık yaratılması büyük önem taşıyor. Müsilajın tekrar ortaya çıkmasının verdiği endişe ile birlikte, İstanbul'da deniz ekosisteminin korunmasında herkesin üstüne düşen görevler olduğu unutulmamalı. Doğanın dengesini sağlamak ve geleceğimizi korumak için hepimizin dikkatli ve bilinçli davranması gerekiyor.
Bütün bu analizler, İstanbul'un sudaki canlılarının sağlığının korunması ve deniz yaşamının devamlılığı açısından çok kritik bir dönemden geçtiğini gösteriyor. Eğer bu durum göz ardı edilirse, çok daha büyük sorunlar kapıda olabilir. Hem çevre hem de insan sağlığı için gerekli önlemlerin acilen alınması şart. Şimdi, müsilajı sisteme dahil edebileceğimiz yollar üzerinde görüş birliği oluşturmak için doğru zamanı beklemek gerekecek. İstanbul'un denizleri, sadece bu şehrin değil, tüm ülkenin deniz kaynakları açısından kritik bir noktadır.