Günümüz modern yaşamının hızlı akışında, tarihsel bir dokuya sahip olan nesneler sıklıkla göz ardı ediliyor. Ancak, bu dokuya sahip olan ve geçmişin izlerini barındıran bazı objeler, hayatlarımızda önemli bir yer tutuyor. Bunlardan biri de saatler. Zamanın ölçülmesine yardımcı olan bu nesneler, sadece işlevsel değil, aynı zamanda estetik ve duygusal bir değere sahip. İşte tam da bu noktada, İstanbul’un küçük bir köşesinde yer alan 10 metrekarelik dükkanında, tarihî saatleri onaran bir ustanın hikayesi dikkat çekiyor.
Usta saat tamircisi Ahmet Yılmaz, yıllardır bu el sanatını icra ediyor. Dükkanında yer alan tarihî saatler, adeta zamanın geçişine tanıklık etmiş düzenekler. Yılmaz, 35 yıldan fazla bir süredir bu mesleği yapıyor ve kısa bir süre içinde bölgedeki herkesin güvenini kazanarak, saat tamirinde adeta bir uzman haline gelmiş. Dükkanı açtığında yalnızca birkaç parça saatle yola çıktığını belirten Yılmaz, zamanla gelen müşterileri ve onların hikayeleri sayesinde işinin büyüdüğünü anlatıyor. “Her saat, ayrı bir hikaye taşır. Bütün saatlerde geçmişe dair bir parça bulabiliyorsunuz” diyor 35 yıllık deneyimiyle.
Yılmaz’ın dükkanının duvarları, farklı dönemlere ait saatlerle dolu. Antika duvar saatlerinden, masa saatlerine ve cep saatlerine kadar birçok farklı modeli barındırıyor. “Her bir saatin kendi karakteri ve geçmişi var. Onlarla bir süre geçirdikten sonra sanki onlarla aramda bir bağ kuruluyor” diyor Ahmet Yılmaz. Müşterileri genelde eski aile yadigarı olan saatleri getirdiğinde, Yılmaz’ın gözleri parlıyor. Bu saatler, bir nesilden diğerine geçmiş değerli parçalar olarak, çoğu zaman nostaljik anılarla dolu.
Giysimiz gibi saatler de zamanla yıpranır. Yılmaz, saatlerin tamiri sırasında müşteriyle sıkı bir iletişim kurarak, onların neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışıyor. Saatlerin onarımı, sadece mekanik bir işlem olmaktan öte, bir sanat olarak adlandırılacak bir süreç. Yılmaz, saatin iç mekanizmasını dikkatle inceleyip, sorunları gidermek için gerekli olan parçaları bulup değiştiriyor. Bu noktada, bantlar, yaylar, dişliler ve akrep-yelkovan gibi detaylar büyük önem taşıyor. Saatlerin her biri farklı bir özelliğe, tasarıma ve işleyişe sahip. Bu nedenle her tamir işlemi kendine özgü zorluklar içerebiliyor.
Yılmaz, saat tamirinin zorluklarından bahsederken “Her saat marka ve modeline göre farklılık gösteriyor. Bazıları çok karmaşık yapıya sahipken, diğerleri daha basit. Ama hangi öğe olursa olsun, her saatin tekrar çalıştığını görmek, en büyük mutluluğum” diyor. Saat tamiri, sabır ve detaylara dikkat etmeyi gerektiren bir iş olduğu için, Yılmaz her saati büyük bir özenle onarıyor. Müşterilerin saatlerini geri aldıklarında yaşadıkları mutluluk, Yılmaz için tüm bu çabanın karşılığı oluyor.
Ayrıca, Yılmaz’ın dükkanında sadece saat tamiri yapılmıyor. Bazen eski saatlerin restore edilmesi gerekiyor. Bu işlem ise daha fazla özen ve bilgi gerektirirken, Yılmaz’ın uzmanlığı sayesinde birçok eski saat yeniden hayat buluyor. “Tamir ettiğim her saat, bana geçmişteki bir anıyı getiriyor. Onları yeniden hayata döndürmek, bir nevi zaman yolculuğu gibi” ifadelerini kullanıyor.
Ahmet Yılmaz’ın dükkanında zaman durmuyor; geçmişin izlerini günümüze taşıyan bu ustanın hikayesi, hayatın akışında kişisel bir dokunuş sağlıyor. Yalnızca saat tamir etmekle kalmayıp, aynı zamanda anıları, değerli zamanı ve geçmişin ruhunu yaşatmaya devam ediyor. “Bu iş, sadece bir meslek değil, hayatımın bir parçası. Bizim için önemli olan, geçmişle geleceği buluşturmak” diyor. Saat tamircisi Yılmaz, küçük dükkanında büyük hikayeler yazmaya devam ediyor.